2018-11-12

Tasavvuf Kültürü ve Medeniyet NKÜ’de Konuşuldu



Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen ve Prof. Dr. Mustafa Kara’nın konuşmacı olarak yer aldığı Tasavvuf Kültürü ve Medeniyetimiz konulu konferans ilgiyle karşılandı.

Programa Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şefik Kurultay, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Bülent Bilgin, İl Müftü Yardımcısı Hızır Yağcı, Süleymanpaşa İlçe Müftüsü Ayhan Okur, Uluslararası Şehit Münür Alkan Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Rıdvan Dinç, Tekirdağ Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Yunus Oruç, akademisyenler, üniversitemiz öğrencileri ve lise öğrencileri ile Tekirdağlı ilgililer katıldı.

Kuranı Kerim tilavetinin ardından İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin’in açış konuşmasını gerçekleştirdiği programın sunuculuğunu ise veciz sunumuyla Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Yakup Bıyıkoğlu yaptı.

Dekan Prof. Dr. Hasan Keskin konuşmasında, İlahiyat Fakültesinin bugüne kadar gerçekleştirdiği sosyal ve kültürel faaliyetlerden bahsederek, 2018-2019 akademik yılında yapılması planlanan etkinliklere dair ipuçları verdi.

Prof. Dr. Mustafa Kara ise medeniyetin tanımı ve kapsamından başlayarak verdiği konferansta, özelde tasavvuf kültürü, genelde din eğitiminin öneminden bahsetti. Prof. Dr. Kara şunları söyledi:

“Medeniyet, insanoğlunun yeryüzünde kurduğu en büyük organizasyondur. Bütün medeniyetlerin ortak üç unsuru vardır. Birincisi ilim ve irfan, ikincisi fikir ve felsefe, üçüncüsü güzel sanatlar. Medeniyeti oluşturan güç, bu üç dalda 24 ayar insanlarınız olmasıyla elde edilir. Peki, kim tespit ve teşhis edecek bu değerleri? Bunun objektif ölçüsü şudur: Kendi medeniyet havzalarınızda bu üç dalda ürettiğiniz eserleriniz, diğer havzalardaki insanların dikkatini çekip bunları okuma ve anlama ihtiyacı hissediyor ve sırf bunun için o eserlerin dilini öğrenmeye çalışıyorlarsa o zaman siz medeniyet kurumuna ait birinci sınıf bir eser ortaya koymuşsunuz demektir.”

“Ancak unutmayın tercümeyle medeniyet kurulmaz. Tercüme bir adımdır sadece. Büyük işler yapabilmek için büyük eserleri orijinal dilinde okumak lazım. Buradan ‘İslam medeniyeti var mı?’ sorusunun cevabına ulaşacağız. Batı, Endülüslü İslam âlimi İbni Rüşd’ü anlamak için, İslam medeniyetinin Farsça ve Türkçe’den başka temel üç dilinden Arapça’yı öğrendi. Çünkü İbni Rüşd, Aristo felsefesine öyle bir açılım getirdi ki Avrupalıların ağzı açık kaldı. Tüm dünyadan insanlar bugün bile Mevlana’yı öğrenebilmek için Farsça, Yunus’u anlamak için Türkçe öğreniyor. Yunus’u anlamak için Türkçe öğrenmeye değer. Dolayısıyla İslam medeniyeti bir hayal ve rüya değildir; bir dünya gerçeğidir.”

Konferansının ikinci kısmında Prof. Dr. Mustafa Kara mezhepler ve tarikatlar konusuna açıklık getirdi. Üçüncü bölümde ise tasavvuf kültürü ve din eğitimine değinen Prof. Dr. Kara “Tasavvuf dünyası da İslam dünyası içinde zamanla kurulup gelişen bir yaşama ve düşünme biçimidir. Tasavvuf kelimesi sonradan verilmiş bir kelimedir. Önemli değil, önemli olan şudur; dinin temel bir terimi var. Dinin ana terimi “imandır”. İmanın yeri kalptir. Öyleyse din eğitimi bir kalp, bir gönül eğitimi, bir ahlak eğitimidir ve kalbimizdeki menfilikleri yok etmektir. Kuran da bunu hedefliyor zaten. Hedef tasavvuf, tarikata girmek değildir; hastalıklarla zaaf içinde olan gönlü bir cihat ile Kalbî Selim noktasına taşımaktır. Kalbî Selim makamı, makamların şahıdır. Okumamız, yazmamız ve çizmemizin hedefi bu olmalı. Bu dünyada Allah’ın bize gösterdiği hedef bu, ahlak işte bu” dedi.

Tasavvufun bir gönül yolculuğu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Kara “İnsanların gönlünü mü fethetmek istiyorsunuz; alçak gönüllü olun yeter. Silahla yapılan fetih, yine silahla yok edilir. Bu toprakları fethedenler, bunu silahla yapmadılar; alçak gönüllülükle yaptılar. Bugün Bosna’da ezan okunabiliyorsa bunun sebebi budur” dedi.

İnsan eğitimi için mekânın çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Kara “Fakültenizin, Üniversitenizin değerini bilin. Bu size Allah’ın bir lütfudur. Bu lütuf elinizden alınabilir; Suriyeli akranlarınızın elinden alındığı gibi. Genç dostlarım, tıbbi bir gerçek olarak beyin gücünüzün zirvesini yaşıyorsunuz lütfen bu sıraların, mekânın kadir kıymetini bilin” diyerek konuşmasını bitirdi.

Konferansın sonunda konuk konuşmacıya günün anısına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şefik Kurultay tarafından hat işli rölyef ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin tarafından Namık Kemal Sempozyumu kitabı takdim edildi.