2017-05-09

III. Biyoteknoloji Günleri Tamamlandı



Namık Kemal Üniversitesi Biyoteknoloji Topluluğu tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleşen III. Biyoteknoloji Günleri yoğun katılım ile Ziraat Fakültesi Konferans salonunda gerçekleştirildi.

Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü öğrencisi ve Topluluk Başkanı Ogün Demir’in topluluğu tanıtıcı konuşmasının ardından, açılış konuşmalarını Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sezen Arat’ın yaptığı etkinlik sabah oturumu ve öğleden sonra oturumu olmak üzere iki kısımda gerçekleşti. Akademisyenler ile çeşitli kurum ve kuruluşlardan ilgililerin katıldığı programa ayrıca Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü öğrencileri de katıldı.

Etkinliğin ilk konuşmacısı olarak sabah oturumunda sunumda bulunan Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haydar Bağış “CRISPR/Cas9 Teknolojisi ile Genom Düzenleme” hakkında bilgi verdi. Sunumunda 2015 yılından bu yana üzerinde en çok çalışılan ve Science, Nature, Times gibi gerek bilimsel ve gerekse popüler uluslar arası dergilerde kapak konusu olan, bir organizmanın genomunu istenildiği şekilde değiştirmemize olanak sağlayan en yeni biyoteknolojik yöntem olan CRISPR/Cas9 hakkında çok çarpıcı örneklerle ayrıntılı bilgiler verdi.

İnsan genom projesine değinen Bağış, gen tedavisinin CRISPR/Cas9 ile konsolide edilip yükselişe geçtiğini söyledi. İnsan mikrobiyom projesinden de bahseden Prof. Dr. Bağış bağırsaklarımızın yeni beyin olarak tanımlandığını söyledi. Bağırsaklarda 100 trilyon miktobiyota bulunduğunu ve Alzheimer, Parkinson ve ALS gibi nörodejeneratif hastalıkların teşhis ve tedavisinde çok önemli olduklarını; bu sebeple antibiyotiklere dikkat etmemiz gerektiğini sözlerine ekledi. Bağış, ayrıca 1 gram DNA’nın 215 Petabyte bilgi depoladığını ve veri depolamanın geleceğinin DNA’da olduğunu belirtti.

Türkiye’de ilk klonlama çalışmalarında da bulunduklarından bahseden Bağış, bugün artık CRISPR/Cas9 sistemiyle organizmaların DNA’sının bir word belgesini düzenler gibi düzenlenebildiğini, genler üzerinde kolayca değişiklikler yapılabildiğini belirtti. Kendisine göre bu yöntemin yüzyılın buluşu olduğundan söyleyen Prof. Dr. Bağış, “Nobeli hak ediyor” dedi.

III. Biyoteknoloji Günleri’nin öğleden sonraki oturumunda ise ilk konuşmacı Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Boyacı “Biyosensörler” hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda geçmişten bugüne insan için zararlı moleküllerin tespitine yönelik geliştirilen çok çeşitli yöntemler ve sistemler hakkında bilgiler verdikten sonra halk sağlığı, çevre sağlığı, gıda güvenliği, biyoterörizm ile ilişkili olarak mikroorganizmaların tespitine yönelik son yıllarda geliştirilen hassas, kısa zamanda doğru tespit sağlayan biyosensörler hakkında örnekler verdikten sonra ekibi ile birlikte geliştirdiği biyosensörler ve akıllı ambalaj etiketleri hakkında bilgiler verdi.

Alanında uzman bilim insanları ile öğrencilerin görüş alışverişinde bulunduğu etkinlikte üçünçü konuşmacı ise Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yalçın Kaya, “Hibrid Islahı” konulu sunumunda bu işlemin en iyi ebeveynlerin seçimi, en iyi kombinasyon özelliğine sahip hatların tespiti ve tozlaşmanın kontrol altına alınması temeline dayandığını; klasik yöntemler ile ıslahın uzun zaman almasının önüne ancak bitki doku kültürü,  moleküler belirteçler, gen transferleri gibi biyoteknolojik yöntemler ile geçileceğini belirterek biyoteknolojinin önemini vurguladı. Hastalıklara dayanıklı, daha fazla yağ oranına sahip, daha erken hasat edilebilen ve piyasadaki çeşitlerin yerini alacak, ticari niteliği yüksek olan melez bitkiyi yetiştirmenin önemli olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Kaya, “İdeal bir bitki tipi kolay olmuyor. Gen düzenlemedeki CRISPR/Cas9 yöntemi bizde de çok işe yarayacak” dedi.

Üniversitemiz öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından yoğun ilgi gösterilen etkinliğin kapanış konuşmasında NKÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet İstanbulluoğlu ise “Biyoteknoloji günümüzde çok önemli bir konudur. Sunumlardan da buna bir kez daha şahit olduk. Tabi ki tarım yönü bizi daha çok ilgilendiriyor” dedikten sonra müjdeyi verdi: “Türkiye’nin mikroklima iklim bölgesi Çukurova, Adana. Trakya bölgesinin ise hemen sahilde bizden 15-20 km ötede Kumbağ’ın arkasındaki Naip Köyü. Burada bir yer aldık ve orada inşallah Türkiye’de ilk kez bir köy yerleşim yerinde bir Tarımsal Biyoteknoloji Merkezi oluşturuyoruz. Ülkemize, üniversitenize ve fakültemize çok güzel bir imkân ve altyapı kazandırmış olacağız ki tahmin ediyorum bu imkân hiçbir üniversitede yok” Dekan İstanbulluoğlu müjdesini verdiği merkezi destekleyen ve şuanda inşaatı devam etmekte olan; içinde ahır, ağıl, arılık ve kanatlı kümeslerinin bulunduğu Çiftlik Park projesinden de bahsederek “Türkiye’deki tüm çiftlik hayvanlarının bulunduğu bir merkez haline, bir park haline getireceğiz” dedi. Prof. Dr. İstanbulluoğlu sözlerini “Milli Gemi, Milli Uçak gibi biz de ilk kez Milli Tohum Vadisini oluşturuyoruz. 60-70 milyonu lirayı bulabilecek çok büyük bir proje. Bu ülke bizim ve Namık Kemal Üniversitesi olarak bu ülkeye hizmette bizim görevimiz” diyerek tamamladı.

Konuşmacılara teşekkür belgelerinin takdimi arından etkinlik, toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.